MT - Manyetik Parçacık Test Yöntemi ile Kaynak Kontrolü

MT - Manyetik Parçacık Test Yöntemi ile Kaynak Kontrolü

Manyetik Parçacık Testi (MT), ferromanyetik malzemelerin yüzey ve yüzeye yakın bölgelerindeki süreksizlikleri tespit etmek amacıyla kullanılan bir tahribatsız muayene (NDT) yöntemidir. Bu yöntem, özellikle Sıvı Penetrant Testinin yetersiz kaldığı ya da metalik manyetik özelliklerin avantaj sağladığı durumlarda tercih edilmektedir.

Test sırasında, yüzeye uygulanan demir tozu içeren manyetik sıvı ve ardından kullanılan developer çözeltileri sayesinde, test edilen kaynak bölgesi manyetik alan altında gözlemlenir. Süreksizlikler varsa bu alanlarda manyetik akı kesintiye uğrar ve demir tozları bu bölgelerde toplanarak görünür hale gelir.

MT yöntemi hem doğal gün ışığında hem de Ultra Viole (UV) ışıkgörsel kontrastı artırarak daha hassas tespitler yapılmasına olanak tanır. Bu yönüyle Sıvı Penetrant Yöntemi'ne göre daha avantajlıdır.

Kullanım Alanları

Manyetik Parçacık Testi aşağıdaki uygulamalarda yaygın olarak tercih edilmektedir:

• Çelik konstrüksiyon kaynaklarının yüzey kontrolü
• Basınçlı tank imalatlarının bazı kaynak bölgeleri
• Buhar kazanı ve buhar jeneratörü nozullarının kaynak muayenesi
• Radyografik testin uygulanmasının zor veya maliyetli olduğu karmaşık kaynak geometrileri
• Yüzeye yakın çatlakların ve laminer hataların hızlı tespiti

Kullandığımız Ekipmanlar ve Sertifikasyon

Firmamız, MT testlerinde uluslararası kalite standartlarına uygun olarak Magnaflux marka Manyetik El Yoke cihazları kullanmaktadır. Ayrıca kullanılan tüm sıvılar ve developer çözeltileri, ilgili ASTM E709 ve ISO 9934 standartlarına uygundur.

Uygulamalar, yalnızca TSE onaylı ve uluslararası geçerliliğe sahip sertifikalı personeller tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu sayede hem güvenilirlik hem de kalite güvence süreçleri maksimum seviyede sağlanmaktadır.

Manyetik Parçacık Testi, hem ekonomik hem de hızlı uygulanabilir olması nedeniyle endüstride sıklıkla tercih edilmektedir. Yüzey kusurlarının erken tespiti sayesinde, ileride yaşanabilecek yapısal arızaların ve maliyetli onarımların önüne geçilmiş olur.